Kalp tomografisi, EKG üzere prosedürlerin gereğince gelişmediği periyotlarda birtakım fizikî değişimlere bakılarak kalp hastalıklarının tespit edilmeye çalışılıyordu. Lakin günümüzde de hala bu fizikî işaretler kalp hastalıkları hakkında uraı niteliğinde bedellendiriliyor.
Sosyal medyada bir çoğumuzun karşısına ‘Dikkat, bu çizgiler kalp hastalıkları riskinizi gösteriyor” başlıklı haberler çıkmış, ayna karşısına geçip yüzümüzü, kulaklarınızı denetim etmişizdir.
Peki sahiden bu bilimsel bir bilgi mi?
Kalp sıhhatimiz, alnımızı, kulağımızı nasıl etkiliyor?
Yaşa bağlı oluşan kırışıklıklardan farklı mı?
Yapılan araştırmalar ne diyor?
Alındaki ve kulaktaki bu çizgilenme tek başına bir gösterge olabilir mi?
Bu çizgilere sahip olanlar ne yapmalı?
Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Karabulut ve Prof Dr. Sabri Demircan ile konuştuk.
Fransa’da yapılan 20 yıllık bir araştırmaya nazaran, alındaki kırışıklıklar kalp rahatsızlıkları ya da felç üzere potansiyel sıkıntılar için ihtar işareti olabilir. Araştırmanın başyazarı Doç Dr. Yolande Esquirol, çok sayıda derin kırışıklığı olanların kardiyovasküler bir durumdan ölme mümkünlüğünün 10 kat daha fazla olabileceğini söyledi. Yirmi yıl boyunca hepsi sağlıklı olan ve başlangıçta 32, 42, 52 ve 62 yaşlarında olan 3200 yetişkinden oluşan bir küme tahlil edildi. Her birine alınlarındaki kırışıklıkların sayısına ve derinliğine bağlı olarak puanlar verildi.
Sıfır puan cildin büsbütün pürüzsüz olduğu manasına gelirken, üç puan çok sayıda derin kırışıklık manasına geliyordu. Müellifler, bir puan alan bireylerin kardiyovasküler hastalıktan ölme riskinin sıfır puan alanlara nazaran biraz daha yüksek olduğunu, iki ve üç puan alanların ise neredeyse 10 kat daha fazla riske sahip olduğunu buldu.
Kalp hastalıklarının tüm dünyada en önde gelen mevt sebebi olduğunu, damar sertliğini tetiklediğini, kalp krizi ve inmenin beklenmedik ölümlere yol açtığını söyleyen Kardiyoloji Uzmanı Profesör Dr. Ahmet Karabulut, sıhhatsiz beslenme şekli, hareketsizlik, tütün, tansiyon ve şeker hastalığı, kolesterol yüksekliğinin kalp hastalıkları için en çok bilinen risk faktörleri olduğunu söyledi.
Karabulut, bunun yanında düzeneği net olarak anlaşılmamakla birlikte şahıstaki vücut lisanının kalp hastalığı riskini gösterebileceğini ifade etti.
ALIN ÇİZGİLERİ NE KADAR DERİNSE RİSK O KADAR FAZLA
Karabulut, yapılan bir takip çalışmasında alındaki kırışıklıkların kalp hastalıkları ile direkt bağlantılı olduğunu gösterdiğini, alında oluşan çizgiler ne kadar derin ise riskin o kadar fazla olduğunu söyleyen Karabulut, kelamlarına şöyle devam etti:
“Bunun yanında ders kitaplarına giren Frank işareti de kulak göğsündeki diyagonal çizgiyi tanım eder. Her iki kulakta gözlenen tam çizgilenme kalp hastalıkları riski ile alakalıdır. Bunun yanında erken yaşlarda beyazlayan saçlar ve saçların erken dökülmesi de kalp hastalıkları riski ile birliktelik gösterebilir. Bu özellikler tamamı ile gözlemsel olup, net bir sistem gösterilmemiştir. Lakin beden lisanı bu formda olanların kalp check-up tan geçmeleri yararlı olacaktır.”
Kardiyoloji Uzmanı Prof Dr. Sabri Demircan, allında barizleşen çizgilerin, hayat uzunluğu yaşanan gerilim, tasa ve tasalarla birlikte deforme olan adale ve cilt değişikliğinin bir sonucu olduğunu, kardiyovasküler hastalıkların da yaşlanma ve bağlı süreçlerle ilgisi göz önüne alındığında alın çizgisi ve vasküler hastalık (kalp krizi, kalp damar hastalığı) birlikteliğinin dikkat çektiğini söyledi ve Frank çizgisi hakkında şunları söyledi:
“Kulak göğsünün ortasından içten dışa hakikat çapraz formda uzanan kırışıklık yahut çizgi Frank işareti olarak isimlendirilir Frank işareti birinci sefer 1973 yılında Dr. Sanders T. Frank tarafından koroner arter hastalığı (KAH) ile ilişkilendirilmiştir.
Çizginin varlığı yaşlanmayla ilişkilendirilebilse de bilhassa genç yaşta görülmesi kalp-damar hastalıkları için bir risk faktörü olabilir. Frank çizgisi ile kalp hastalıkları ortasında bir ilgi olabileceğini gösteren on binlerce hastanın dahil edildiği çok sayıda araştırma mevcuttur. Araştırmalardan elde edilen ortak görüş, Frank çizgisi olanlarda vasküler hastalık (kalp krizi, felç, öteki damar hastalıkları) görülme mümkünlüğünün fazla olduğu ve halihazırda hastalığı olmayan lakin Frank işareti olan şahıslarda ileride hastalık açısından risk olduğunu göstermektedir.”
BU ÇİZGİNİN OLDUĞU ŞAHISLARDA KALP KRİZİNE YATKINLIK OLABİLİR
Frank Çizgisi ile bağlantılı hastalıklardan birisinin koroner arter hastalığı olduğunu belirten Demircan, tekrar Frank çizgisi olan şahıslarda kalp krizine yatkınlığın arttığını, kriz sonrası olayların çizgisi olanlarda daha fazla görüldüğünü, bunun yanında Frank çizgisinin kalbi besleyen damarlar (koroner) dışında da vücudu besleyen tüm damar sistemindeki hastalıkların bir belirteci olabileceğini kelamlarına ekledi.
Bu hastalıklardan en kıymetlilerinden birisinin inme olduğunu söz eden Demircan, son olarak Frank çizgisi olanlarda obezite, insülin direnci, yüksek tansiyon ve yüksek kolesterolden oluşan Metabolik Sendromun da görülebileceğini vurguladı.
Frank çizgisinin neden kalp hastalıklarıyla bağlantılı olabileceği tam olarak açıklanamamış olsa da, birtakım teoriler bulunduğunu belirten Prof Dr. Sabri Demircan, bu teoriler hakkında şunları söyledi:
“Birincisi, bedendeki tüm damar sistemi birebir bütünün kesimi üzeredir. Kulak göğsündeki damarlar, kalp damarları üzere damar sertliği sürecinden (ateroskleroz) etkilenebilmektedir. Bir başka sistem ise yaşlanma süreci ile ilgilidir. Vakitle tüm bedendeki bağ dokularında oluşan elastikiyet kaybı, deri ve damar sistemini de benzeri seviyede etkileyebilmektedir.“
TEK BAŞINA BİR KRİTER DEĞİL
Frank işaretinin tek başına bir teşhis aracı olmadığını, lakin bir uyarıcı işaret olabileceğini belirten Demircan, bilhassa klasik koroner risk faktörü olan bireylerin (sigara, aile hikayesi, obezite vs) dikkatle değerlendirimesi gerektiğini, bu değerlendirmede muayene, EKG, kan lipid ve şeker seviyeleri, uygun şahıslarda EKO ve gerilim testleri yapılması gerektiğini söyledi.
KULAĞINDA FRANK İŞARETİ OLAN NE YAPMALI?
“Frank işareti olan şahıslarda kalp damar hastalıkları açısından farkındalık artmalıdır.” diyen Demircan, fakat kesin bir teşhis koymak için bu işaretin yanında klinik semptomlar ve öbür teşhis yollarının kıymetlendirilmesi gerektiğini, şayet bu türlü bir işaret fark edilirse, bir kardiyoloji uzmanına danışmanın değerli olduğunu söyledi.
PEKİ YA İŞARET PARMAĞI YÜZÜK PARMAĞINDAN UZUN OLANLAR
İşaret parmağının yüzük parmağından uzun olması ve kalp hastalığının birlikteliği ile ilgili müşahedeler olduğunun hakikat olduğunu, fakat bunun net bir açıklamasının maalesef olmadığını söyleyen Demircan, ismi bilinmeyen genetik varyantların bu birlikteliği açıklamasının mümkün olabileceğini, bu durumların da lakin birliktelik yahut koinsidans durumundan bahsedebileceğini kelamlarına ekledi.
Demircan ayrıyeten; yüz, kulak, parmak ve saçlardaki değişikliklerle kalp hastalığı kontağı kurmanın da mümkün olabileceğini, yüzdeki kırışıklıklarla, saçlardaki beyazlama, ve deriyi ihtiva eden bedenin öbür organlarındaki bir çok değişikliğin büsbütün yaşla açıklanabileceğini söyledi. Demircan, kalp hastalığın en kıymetli belirtecinin yaşlanma olduğu düşünüldüğünde bu bulgularla kalp hastalığı birlikteliğinin kurulabildiğini fakat bunu sebep sonuç bağlantısı içinde değerlendirmenin yanlış olacağını kelamlarına ekledi.
