OYUNCULUK alanında faaliyet gösteren bazı menajer ve cast ajansı sahipleriyle ilgili ‘tekelleşme’ savı üzerine harekete geçen Rekabet Kurumu, 21 şirket hakkında soruşturma başlattı. Argümanların odağındaki isim ise ID İletişim’in ortaklarından Ayşe Barım’dı. Günlerdir toplumsal medyanın gündeminden düşmeyen Barım, evvelki akşam Güçlü PSM’de görüntülendi. Kendisinin gaye gösterildiğini öne süren Barım, “Adli sürece gideceğiz. Bir soruşturma açıldı kesimdeki kimi şirketlere, bunlardan birisi de benim şirketim. Biz bunlar için yanıtımızı vereceğiz. Ben amaç oldum, yapacak bir şey yok” dedi.
SAVCILIK DA HAREKETE GEÇTİ
Ayşe Barım hakkında toplumsal medyada lisana getirilen tezler, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ihbar kabul edildi. Savcılık, Ayşe Barım hakkında resen soruşturma başlattı. Savcılığın ilerleyen günlerde Barım’ı tabire çağırması bekleniyor.
İşte hakkındaki iddialar
Aralarında Serenay Sarıkaya ve Hazal Kaya’nın da bulunduğu çok sayıda ünlü oyuncunun bağlı bulunduğu ID İletişim’in ortağı olan Ayşe Barım, piyasadaki hâkimiyetini berbata kullandığı teziyle gündemde. Barım’ın kendisiyle çalışmayan isimlerin projelerde rol almasına pürüz olduğu ve kendi oyuncularının önünü açtığı öne sürülüyor. Menajerle ilgili bir diğer tez da; ünlü oyuncularına teklif getiren üretim şirketlerine, öteki oyuncularını da projeye dahil etmelerini koşul koştuğu istikametinde.
SERENAY SARIKAYA: Ahlaksız ithamlar
Önceki gün Etiler’de görüntülenen Serenay Sarıkaya, hem kendisi hem de menajerlik şirketine yönelik tezlere reaksiyon gösterdi: “O kadar tuhaf ve akıl almaz şeyler ki, söylenecek hiçbir şey yok buna. Aslında mahkemeye taşıdık süreci. Mahkemede olduğu için bir şey söylemek istemiyorum. Çok garip, anlaşılması güç. Direkt bize yapılan ahlâksız ithamlar var. Yaşananların son bulması için elimizden geleni yapacağız.”
SAADET IŞIL AKSOY: Çözüm için adım atılmalı
Işıl Aksoy toplumsal medyada şu açıklamayı yaptı: “Sektörümüzle ilgili birkaç gündür yapılan tartışmaların en kısa müddette magazin bakış açısından arındırılması, asıl ve gerçek sorunlara odaklanılması ve tahlil maksatlı adımlar atılması gerektiğini düşünüyorum. Birçoğu dostum olan, yalnızca işini en güzel formda yapmaya odaklanmış bayan oyuncularımızı gaye göstermek yerine bu hususa daha profesyonelce yaklaşmak zorundayız, şayet şikâyet ettiğimiz sorunların bir modülü olmak istemiyorsak.”
MELİSA SÖZEN: Bu sistem kabul edilemez
Melisa Sözen, görüşlerini toplumsal medya hesabında açıkladı: “Bu kesimde kimse monopolleşme sorunu olmadığını söyleyemez. Üretimcilere, kanallara birebir isimlerin dayatılması; kimi oyuncular için ‘Eğer onu oynatırsan o vakit bizden bu ismi alamazsın’ tehditlerinin yapıldığı bir sistem kabul edilemez. Bu güç oyunları yalnızca projeleri değil, oyuncuların mesleklerini yönetirken onları kendine muhtaç etmeyi de içeriyor. 20’li yaşlarımda ‘Artık anne oynamaya hazırlan’ diyerek ruhsal olarak güçsüzleştirilmeyi de, ‘Şu üretimci senin enerjini beğenmiyor, ben olmasam bu işi alamazdın’ üzere cümleler kurarak özgüven parçalayıp kendine muhtaç etmeyi de içeriyor. Artık herkesin şapkasını önüne koyup bu bölümdeki tekelleşmeyi de, zorbalığı da kabullenmesi ve sorunu çözmeye odaklanması lazım.”
BURCU BİRİCİK: Yetenekli insanlara fırsat verilmiyor
Burcu Biricik, toplumsal medyada hususun magazinel tarafının konuşulduğunu, asıl sorunun göz gerisi edildiğini lisana getirerek isyan etti: “Niye böyleyiz biz? Şu an bölümdeki tekelleşmeyi, nasıl domine edildiğini, mesleksel etiği, ahlâkı, bu koca dalda var olmaya, nefes almaya, mesleğini icra etmeye çalışan ancak bir türlü fırsat yaratılamayan, yaratılmadığı üzere köstek de olunan onlarca yetenekli bölüm insanını, o koca pastanın dilimlerini daima olarak kimlerin paylaştığını konuşmamız gerekirken, biz tekrar magazine düştük.”
NİHAL YALÇIN: Kişiler üzerinden tartışmak gerçek değil
Nihal Yalçın, hususla ilgili şu yorumu yaptı: “Bunu yalnızca bireyler üzerinden, gaye göstererek, itibarsızlaştırarak tartışmak gerçek değil. Sahiden bu türlü bir şey varsa, tekelleşmeyi tartışmak lazım, ki bu var. Bu durumla elbette karşılaşıyoruz. Bunu konuşup tartışmak lazım.”
PELİN KARAHAN: Aynı isimler tıpkı projeler
Pelin Karahan, dalda bir monopolleşme olduğunu ve bu tertibin değişmesi gerektiğini düşündüğünü söyledi: “Daha evvel de söylemiştim; daima birebir isimler, tıpkı projeler, tıpkı kanallar. Bu türlü bir durum var ne yazık ki. Bu artık kırılsın istiyorum. Gereken yapılsın. Daima tıpkı isimlere rol verilmesin. Rekabet oluşabilsin, herkes hakkıyla iş alabilsin. Şayet tespit edildiyse ve inceleme de varsa, gereken yapılacaktır.”
