
ABD’de bulunan Johns Hopkins Tıp Fakültesi’nde yapılan yeni bir araştırma, obezite, yüksek tansiyon, diyabet ve sigara kullanımı gibi bilinen risk faktörlerinin yanı sıra, kas kütlesi kaybı (sarkopeni) ile demans riski arasında önemli bir bağlantı olduğunu ortaya koydu.

Araştırma, yaklaşık 7 milyon Amerikalıyı etkileyen bilişsel işlev kaybı olan demansın, bu kas kaybıyla ilişkili olabileceğini gösteriyor. Çalışmanın ortak yazarı, nöroloji profesörü Marilyn Albert, “Diğer bilinen risk faktörleri göz önüne alındığında, daha küçük iskelet kaslarına sahip yaşlı yetişkinlerin bunama geliştirme olasılığının yaklaşık yüzde 60 daha fazla olduğunu bulduk” dedi.

SARKOPENİ DÜNYA GENELİNDEKİ NÜFUSUN YÜZDE 10 İLA 16’SINI ETKİLİYOR
İskelet kasları, vücut ağırlığımızın yaklaşık üçte birini oluşturuyor ve yaşlanma sürecinde kas kütlesinin kaybı doğal bir durum olarak biliniyor. 30 yaşından itibaren, insanlar genellikle her 10 yılda kas kütlelerinin yüzde 3 ila yüzde 5’ini kaybetmeye başlıyor. Bu durum, sarkopeninin dünya genelindeki yaşlı nüfusun yüzde 10 ila 16’sını etkilediği tahminiyle birleşiyor.

Sarkopeninin bilişsel gerilemeyle bağlantısı tam olarak açıklanamasa da araştırmacılar bunun miyokinler adı verilen küçük proteinlerden kaynaklanabileceğini düşünüyor. İskelet kasları, beyni doğrudan etkileyen bu miyokinleri üretiyor ve salgılıyor.
Daha az kas kütlesi, daha az miyokin salınımına yol açıyor. Ayrıca, sarkopenisi olan bireyler genellikle daha az egzersiz yapıyor ve sosyal aktivitelere katılmıyor, bu da demans için iki büyük risk faktörü olarak öne çıkıyor.

ARAŞTIRMA EKİBİ ÇENEDEKİ KASA ODAKLANDI
Araştırma ekibi, başın yan tarafındaki temporalis kasına odaklandı. Bu büyük, yelpaze şeklindeki kas, çiğneme sırasında ağzı kapatmak için kullanılıyor. Araştırmacılar, temporalis kasının kalınlığı ve büyüklüğü gibi özelliklerinin vücuttaki kas kütlesi hakkında bilgi verebileceğini belirtiyor. Demans hastası olmayan 621 yaşlının beyin görüntüleri incelenerek, ne kadar kas kaybı yaşadıkları belirlendi.

Katılımcılar yaklaşık altı yıl boyunca takip edildi; bu süre zarfında demans teşhisi konulup konulmadığı veya beyin ya da bilişsel değişiklikler yaşanıp yaşanmadığı tespit edildi.
Katılımcıların çoğunun daha küçük temporalis kasları vardı ve bu durum, daha yüksek demans riski ile ilişkilendirildi. Ayrıca, daha büyük temporalis kasına sahip olanların bilişsel test puanlarında ve beyin boyutlarında daha fazla düşüş gözlemlendi.

Johns Hopkins araştırmacıları, bu ay Kuzey Amerika Radyoloji Derneği toplantısında çalışmalarını sundu. Yaşlı bir bireyin herhangi bir nedenle beyin taraması yaptırdığında, bu görüntülemenin kas değişiklikleri açısından değerlendirilmesi gerektiğini vurguladılar.

Erken teşhis, sandalye egzersizleri, direnç eğitimi ve beslenme rehberliği gibi fiziksel aktiviteyi içeren tedavi seçeneklerine katkı sağlayabilir. Kas oluşturmak için daha fazla protein almak da faydalı olabilir.

Çalışmanın bir diğer yazarı olan radyoloji profesörü Dr. Shadpour Demehri, “Bu müdahaleler, kas kaybını önlemeye veya yavaşlatmaya ve sonrasında bilişsel gerileme ile bunama riskini azaltmaya yardımcı olabilir” dedi. Bu bulgular, demans riskini azaltmak ve genel sağlığı iyileştirmek için fiziksel aktivitenin önemini bir kez daha gözler önüne seriyor.
New York Post’un ‘This sign in your jaw could mean a 60% higher chance of developing dementia’ başlıklı haberinden derlenmiştir.